3 Ekim 2013 Perşembe

Lulu's Pet Couture Kedi- Köpek Yatakları

Lulu's Pet Couture aslında çoğumuzun yurtdışında gördüğü ve neden Türkiye'de böyle ürünler yok dediğimiz kaliteli malzemeler ve tasarım ürünlerin bir araya getirildiği yeni bir konsept.

Benim bu işe başmama sebep olan ise evlenmem ve bir anda kıyafetlere olan ilgimin ev dekorasyonuna dönmesi ile oldu. Evimi büyük bir keyif ile dekore ettikten sonra balayı ertesi güzel kraliçem Lulu'yu evime getirdiğimde o kahverengi ve sıradan yatağı evimin baş köşesine yerleştiremezdim:)
Avrupa gezilerimde görüp bayıldığım ürünler Türk lirası fiyatı ile düşünülünce neredeyse gerçek bir koltuk fiyatına geliyordu... Hasır bir sepet ve içine güzel bir yastık koysaydın o halde derseniz ona da cevabım hazırdı "Aynalar ve camlar ile ile dolu evimde hasırın ne işi var!!".  Bu duruma derhal bir çözüm bulmam gerekliydi. Ne yaparım, nasıl yaparım derken Lulu' nun beklenmedik gebeliği çıktı ortaya; bebekler, eve gelen ziyaretçiler... kesinlikle hem kraliçemin ve bebeklerin huzuru hem de kendi göz zevkim için iş başa düşmüştü. O zamanlar zar zor yaptığım pembe dantel detaylı ev şeklindeki yatak halen kızlarımın baş tacı, kış geldi mi herkes kendi evinde uyur bizim evde.
Daha önce aldığım yataklardaki tatsız tecrübelerim yatak üretimimde önümü fazlasıyla aydınlattı. Örneğin makinede yıkadığım bir yatağın içindeki sünger artık öylesine bozulmuştu ki çamaşır makinemin içi kum gibi incecik sünger parçalarıyla dolmuştu sonrasında tüm süngerini ortaya döktüğümde artık ötesi tarihi geçmiş pis bir malzeme olduğunu gördüğümde makinemi kaç defa boş yıkadığımı sayamadım:))
Bu tatsız tecrübelerle ilk en steril, en yumuşak malzemeyi seçmekle başladım. Yataklarımın dolgusu biraz maliyetli çünkü bebek yastıklarında kullanılıyor, yıkandığında bir kaç saatte kuruyabilen bembeyaz tertemiz özel bir dolgu.

Kumaş seçiminde bu sefer kendi takıntım olan sentetik düşmanlığım ön plandaydı anti bakteriyel koton kumaşlar arandı tarandı bulundu. Ne ile süsleyeceğime sıra geldiğinde, rastladığım kadarı ile en iyi ev butiklerinin ürünlerinlerinde kullandığı gipür danteller ile süsledim prens ve prenses yataklarımı. Sonuç eve gelen çocuk misafirlerim bile bu yumuşacık pet yataklarını kendi koltukları ilan ediyor... Sıklıkla yıkayabildiğim gözüme ve evime hitap eden ürünler oldular. Kızlarım ise hallerinden memnun; salonda camın önünde kuşları izlerken prenses yataklarında yatıyor, güzellik uykusuna ise evlerinde güvenle yatıyorlar :)

www.luluspet.com

27 Eylül 2013 Cuma

Kedilerde Böbrek Hastalığı

Kedilerde böbrek rahatsızlığı özellikle yaşlılık ve genetik sebeplerle(iran ve chinchilla ırklarında) çok sık görülen bir durumdur. Bu yazımda hayatlarını uzatamasak da kalan ömürlerini nasıl daha kaliteli hale getirebileceğimizi ve özellikle bahsettiğim ırk kedilere sahip olanlar için erken teşhis için neler yapabileceklerini kendimce anlatmaya çalışacağım.

Böbrek yetmezliği, böbreklerin görevlerini tam olarak yerine getirememesi sonucu gelişir. Bunun en açık göstergesi, kanında üre ve kreatinin gibi bazı zararlı maddelerin artmasıdır. Böbrek zamanla fonsiyonunu kaybeder idrar biriktiremeyip üreyi kana geçirmeye başlar ve kanda üre miktarı artarak adeta zehir görevi görmeye başlar. Kediniz daha fazla su içmeye başlamasına rağmen o kadar çok idrar yapamaz.

Nasıl Fark Edilebilir?

Kediniz su kabının başında daha çok zaman geçiriyorsa.
Tüylerde yağlanma
Kusma
Ağızında amonyak kokusu
Aşırı kilo kaybı
Davranışlarında değişim (korku, sinir, huzursuzluk,depresiflik)

Kediler acıya karşı çok dayanıklıdır bu semptomlardan hiçbirini fark etmeden çok ileri bir safhasına ulaşmış kedinizi kaybediyor olma ihtimaliniz de var. İran kedilerinde her 3 kediden birinde genetik olarak bu hastalığın taşınma ihtimalini de hesaba katarsak, bu ırk kedi sahipleri ailelerinin küçük fertlerinin sağlığı için veterinerlerine başvurmalıdır.

Erken teshis için veterinerde test yaptırılmalıdır.Öncelikle kan testi yaptırarak başlayabilirsiniz. Kreatinin, fosfor, natrium, potasyum değerlerini gösteren tam bir kan testi bize böbrek hastalığı varlığı hakkında fikir verecektir. Kreatinin değerinin yüksek çıkması böbrek hastalığının habercisidir böyle bir durumda idrar testini de yaptırarak durum netleşir.

Bende artık sekiz yaşında olan kraliçem Lulu için bu yıl kan testi yaptımaya başladım ve her yıl kontrol etmeye devam edeceğim.

Peki diyelimki minik dostumuzun böbrek hastası olduğuna teshis konuldu bu durumda hayatını kolaylaştırmak için neler yapabiliriz?

Azaltılmış protein içeren bir diete başlamak.  Protein tüm vücut fonksiyonları için çok önemlidir, özellikle kediler için hayati öneme sahiptir ve tamamen kısıtlanamaz.  Üriner rahatsızlıklar için özel mamalardan satın almalısınız. Diyetteki düşük protein, azot atık maddelerinin oluşumunu azaltacak ve böylece azotu vücuttan temizlemek için uğraşan böbreklerin yükünü hafifletecektir.

Veterineriniz kan ve idrar tahlillerinin sonucuna göre hastalığın hızlı ilerlemesine engel olacak en uygun diyet listesini verecektir. Örneğin hastalık ilerledikce kandaki fosfor seviyesi artacaktır bu da anemiye sebep olacaktır. Veterineriniz bu durumda fosfor düşürücü ilaç tedavisine başlayacaktır. Sizde onu tuz ve fosfor bakımından fakir yiyeceklerle beslemelisiniz.
Günde en az 3 defa taze suyunu hazır bulundurmalısınız. Size çok içiyor gibi görünsede aslında bu durum onun yeterli miktarda su içtiğinin bir kanıtı değildir.

Ne  kadar erken teşhis konulabilirse ömürünü uzatma imkanınız da o kadar fazla olacaktır. Bunun için kan tahlili yaptırmanız en ekonomik ve takip edilebilir yöntem olacaktır.



Neden bu yazıyı hazırladığıma gelirsek çok yakın bir arkadaşımın güzeller güzeli Chinchilla kedisi Chocolate. Arkadaşımın hassaslığı ile “çok zayıf neden” denerek veterinere götürülmüş yapılan tahliller sonucu 6 yaşında böbrek hastalığı teşhisi konmuş. Chocolate ne yazık ki 13 yaşında hayata veda etti, bir böbrek hastası kediye göre gayet uzun bir ömür sürdü. Bunda sevgili arkadaşımın hassasiyeti ve özel diyetinin faydası çok fazla.

2 Temmuz 2013 Salı

Barınaktan Köpek Sahiplenmek Çok Güzel

Çoğumuz hayvan severiz; sokağımızda, iş yerimizde iyi kötü ilgileniriz. Ama bir barınağa gidip yardım etmeye gelince sırf görmemek için ya da vicdanı rahat etsin diyerek kaçanlar çoktur.
Size Gümüş'ün hikayesini anlatmak istiyorum, mutlu sonla biten bir hikaye...


Gümüş ile Bolluca barınağı için mama yardımı yapmaya gittiğimde tanıştık. Bilmeyenler için Bolluca  Kemerburgaz' ın çok ilerisinde kışları çok ağır geçen, gönlü çok ama çok zengin yardımseverlerin ve Burhan Özkan' ın ayakta tuttuğu bir barınak. Her yaz ormana terk edilen binlerce köpekten bulabildiklerini bu barınakta korumaya çalışan bir grup insan.

Gümüş ciddi bir bedel ödenip zora gelemeyince de sokağa terk edilmiş küt burun bir Golden Retriever. Onu satın alanlar sabah- akşam sokağa çıkarmaları gerektiğini, havlayabileceğini, oyun ve ilgi bekleyebileceğini hesaba katmamışlar. 3 koca yıl boyunca barınakta yaşam savaşı vermiş ama sevimliliğini hiç kaybetmemiş.

Onu çıkardığımda uyuzdu, arabaya bindiğinde kuzu gibi yolun bitmesini bekledi. Yıllardır gide gele dost olduğumuz Satı Bey'in pansiyonuna bıraktım ve  veteriner 3 hafta boyunca uyuz tedavisini yaptı.
Tedavisi bitse de Gümüş hala seyrek tüylü ve çok zayıftı. Bana bağlanmasını istemesemde nefes alması için haftada bir uzun yürüyüş turlarımızda aç kalmaktan ne kadar korktuğunu ve ne görse yemeye çalışmasını üzülerek izledim. Birkaç kişi sahiplenmek için ziyaret etti ama emek sarf etmek istemediler ve kimse Gümüş'ü sahiplenmedi.
Aradan 3 ay geçti, benimle yaşamamasına rağmen kurtarıcısını hiç unutmadı, kilo aldı, tüyleri uzamaya başladı. Artık eski halinden eser kalmadı  benimle aynı adımları atan, komutları bilen bir asilzadeye dönüştü. Yalnız kalmayı hiç sevmedi bir de kedileri... ( onun için eve alamadım 2 İranlı prensesimle bir facia yaşamaktan korktuk)
Bir gün onu arkadaşım Yusuf ile tanıştırdım, hep anlattığım yakışıklı Gümüş'ümü görür görmez çok sevdi. Geceleri havlıyor diye onunla uyudu, sabahları birlikte işe gittiler. Ben Gümüşe havlama tasması aldığımda " boynunu büküyor, takmayalım" diyecek kadar yufka yürekli bir sahibi oldu.
Gümüş artık çok mutlu, sıcak bir yuvası ve onu çok seven pamuk gibi bir sahibi var.
Lütfen sizlerde köpek sahiplenmek istediğinizde satın almayı düşünmeden barınakları bir dolaşın.
Sizinle büyüyen bir köpek tabii ki çok güzel ama kurtarıcısı olduğunuz bir köpek herşeyden güzel. O kurtarıcısını memnun etmek için elinden gelenin fazlasını yapacak emin olun. Lütfen satın almak yerine doğruyu yapın ve başkasının hatasının hayatını kurtarın...  Cins bir köpek için harcayacağınız para ile mesela bir çocuğun okul masraflarına destek olabilirsiniz daha da iyi bir şey yaparsınız.

Bolluca Barınağına Yardım Etmek isterseniz
İstanbul Bolluca Hayvan Barınağı. İletişim: Burhan Öskan - 0538 813 19 93. Adres: Merkez Mah. Battalgazi Cad. No:64 Bolluca/Arnavutköy - İSTANBUL.



13 Nisan 2013 Cumartesi

Paris Hilton'un köpek evi ve detaylar

Paris Hilton'un köpek evi çoğu insan için müsrifçe ama çok tatlı ve zevkli olduğunu reddetmek imkansız. Her detayına bayıldım oyuncaklar, yataklar... Bazı köpekler sokakta yaşamaya hatta aç kalmaya mahkumken bazıları da çok ama çok şanslı. Ama resimlerde gördüğünüz ufaklıklar sanırım açık ara en şanslıları, hem çok seviliyorlar hem de lüksün ötesindeler.
Bu evin haberlerine ilk rastladığımda chewy vuitton, pawda, jimmy chew... dikkatimi fazlasıyla çekti hatta taptım;)
Araştırdım ve Haute Diggity Dog markasına ulaştım ve umarım aramızdaki keyifli bağ hiç kopmaz. HDD ile tanışmamı Paris Hilton'a borçluyum kısacası. Bu sevimli oyuncaklar Oscar ve Emmy ödül törenlerinde aday ve sunuculara verilen hediye paketlerinde yer bulmuş ve geniş bir Amerikan celebrity takipci edinmiş. Sloganı " Eat, Bark, Play Everyday!" şanslı köpekler için biraz... Şanslılar çünkü sahipleri onları çok seviyor. 

Şıklık ve kalite mevzularına aldığı her şeyde takıntılı olan biri olarak şunu söylemeliyim ki; pet aksesuarları sadece minik dostlarımız için değil evimiz içinde şık olmalı. Yere koyduğum mama kabı bile metal tabldot görünümüyle gözlerimi tırmalaya biliyorsa  oradan oraya taşınan oyuncaklarının ve yatağının şıklıktan eser taşımaması nasıl büyük sorun tahmin edin. Tasarım ürünler daha pahalı kabul ama pek çoğu ulaşılmaz değiller...
Kesinlikle çok daha kaliteli ve sağlıklı malzemelerden üretiliyorlar.








24 Şubat 2013 Pazar

Seramik Mama Kapları Sağlıklı mı?



Pek çoğunuz gibi bende hem daha estetik hem de sağlıklı olacağını düşünerek bizim kızlara seramik mama kabı satın aldım. Ama kısa süre sonra mama koyduğum yüzeydeki sırrın çatladığını fark ettim ve bu beni seramik sağlıklı mı sorusunu aramaya yöneltti.
Seramik ve porselenin hammaddeleri aynı olsa da porselende kullanılan malzemelerin çok daha arıtılmış, temizlenmiş olduğunu.Seramik için ise aynı hassasiyetin gösterilmediğini öğrendim.
Porselenin beyaz rengi doğal iken, seramiğin rengi boyalarla elde ediliyor. Bu da çatlayan seramiklerdeki tehlike oranını yükselten bir unsur olarak kabul ediliyor. Ayrıca, seramiğin yumuşak ve geçirgen yapısından dolayı üzerindeki dekor boyaların yiyeceklere geçme riski de bulunuyor.
Çatlayan sırrın bakteri üretme riski çok fazla.


Görsel olarak çok güzel ürünler bulabileceğiniz seramik mama kapları güzellikleri kadar sağlıklı değil ne yazık ki. 

22 Şubat 2013 Cuma

İran Kedilerinde Doğum

Lulu'nun hamilelik sürecinde aldığım aktif rol ve çabalarımdan ötürü bu konu konuda oldukça tecrübe kazandığımı düşünüyorum.
Kedilerde gebelik 57-67 gün süren çok iyi beslenme gerektiren bir süreç çünkü annenin sağlıklı olması bebeklerinde sağlıklı doğumu anlamına geliyor.
Aslında Lulu' nun hamileliğini hiç ama hiç beklemiyordum çünkü sevgili dostum Sevil'in kedisi Minnok' la tam 2 yıl flört ettiler. 2 yılın sonunda annem yurt dışına gideceği için Lulu' nun baş düşmanı Pisican' ı bir aylığına bana bırakmak zorunda kalınca, bende kızımı en iyi şekilde ağırlayan Sevil'e gönlüm rahat bıraktım.  Hamilelik belirtileri bu ziyaretten sonra başladı. İran kedileri bu konuda ne yazık ki sokak kedileri kadar hızlı ve başarılı olamıyor. Lulu o kadar minyon ve onca şey yemesine rağmen zayıf bir kedi ki hamileliğini anladığımda yani 4. haftada bu kez de doğumun ona çok zarar verebileceği korkusuna kapıldım hatta kendimi suçladım" Neden çiftleştirmek için bu kadar uğraştım" diyerek. Onlarca veteriner dolaştım, hepside endişelenmemem gerektiğini ona bir zarar gelmeyeceğini söylediler. Tabi bu da beni durdurmadı sonunda durumu ve ufaklıkların sayısını öğrenmek için ultrasound çektirdim. Bebeklerden birinin diğerlerine göre iri olduğu, iran kedilerinin başlarının büyük olması ve kızımın ilk doğumu olacağından ilk yavrunun ölü doğabileceğini öğrendim.


Endişe bana onlarca kedi doğum videosu izlettirdi neler yapmam gerektiğini tüm detaylarıyla izledim. Plasentayı Lulu yalayarak açmayabilirdi ya da ölü doğan yavrusunu yiyebilirdi. Doğum bitimine kadar doğan yavruları sıcak tutmak ve temizlemek bana düşebilirdi.
Bir akşam eve döndüğümde Lulu benden bir şeyler ister gibiydi önce acıktığı için böyle yaptığını düşündüm ama mamasına dokunmamıştı bile, yine de tazeledim(Doğum yapacağı gün 12-24 saat yemek yemezlermiş). Sonrasında Lulu beni doğum yapacağı yere götürdü yardım dilenircesine ve soluk alıp vermeler başladı. Kendimi ilk bebeğin ölü doğacağına çok hazırlamıştım ama beklediğim gibi olmadı ve boyutları en küçük olan tek kızımız Biricik doğdu. İlk bebeğin doğumundan sonra sıra ikinci yavruya geldiğinde doğumu tam 5 saat bekledik çünkü sırada tersten gelen ve iri olan yavru, ortancamız Tersy vardı. Tersy tersten geldiği gibi doğumu 5 saate yakın bir süre sürdüğü için annesini de çok yordu. Gövdesi çıktı ama başı sıkışmıştı ve kesesinden ayrılmıştı artık öldüğünü düşünerek Lulu' nun daha fazla acı çekmemesi için onu çektim. Yere düşmesi ile miyavlamaya başladığında yaşadığım sevinci anlatamam. Hemen ardından Dante kolaylıkla doğdu. Doğan iki bebeğini de yalayarak plasentalarını temizledi ve yedi(plasenta anne kedinin için en faydalı ilk besindir). Zavallı Biricik saatler sonra beklediği ilk süt saadetine kavuşabildi.
Bazılarının hayvan deyip de küçümsediği o küçücük canlının böyle güzel bir anne olduğuna şahit olmak hayvanlara saygımı kat be kat arttırdı. Süt içmeyen yorgun bebeğini nasılda kedine çekerek süt içmesini sağladığını, yemeğe bayıldığı çilekli yoğurdunu ve salatalığını yemek yerine yavrularının tek miyavlamasına koşuşu, miniklerin ilk adımları, küçük kuyruklarını anten gibi havaya dikerek dolaşmaları... gerçekten izlenmeye değerdi.
Endindiğim Küçük Tecrübeler:


  • Gebelik ve doğum sonrası  besleyici olacağını düşünerek petinize ıslak mama yedirmeyin çünkü su içmesine engel oluyor ve bu da süt üretememesine sebep olabilir. Aslında insanlar içinde geçerli süt için su içmesi yeterli.
  • Eğer kedinizin sütü kesilirse endişelenmeyin sütün yerini dolduran özel tozlar var.
  • Anne kedi gebelik boyunca ve doğumdan sonra yavru kedi maması ile beslenmeli.
  • Gün içinde bebeklerin kemik gelişimi için gün ışığına çıkarabilirsiniz. 
  • Doğumun ilk günlerinde anne kedi bebeklerini saklıyor ise asla bebeklere dokunmayın çünkü anne kedi üzerindeki yoğun ilgiden bunalıp evin en acayip ve kuytu bölgesine taşınabilir."Lulu bana bu ayrıcalığı ilk günden itibaren tanıdığı için kendisine teşekkürü borç bilirim:))"
  • Doğumdan sonra kediniz ve bebekleri için üzeri kapalı ev şeklinde yatakları kullanabilirsiniz. Lulu doğum sonrası iki ay  ve hala böyle bir yuvada yatıyor.
  • Yeni doğan yavruların ağırlıkları 110-120 gr' dır. İlk haftada bu ağırlık iki misline çıkar ve üçüncü haftada 300-350 gr, 6-7 haftada 700-800 gr' dır.
  • Gözler 4. haftada açılmaya başlar, erken açılan gözlerde sağlık problemleri yaşanabilir.
  • Yavrular anne sütü içtikleri sürece dış etkenlere ve hastalıklara karşı koruma altındadır.
  • Sütten iki aylık olduktan sonra kesilmeleri sağlıklıdır ancak anne hala emzirebilir bu annelik hormonu bitene kadar da sürer. 
  • Bu tecrübeyi yaşamak isteyenler yavrulara en güvenli yeni yuvalarını da çevrelerindeki dostlarından seçmeliler. Yanlış kişilere verip de  sokağa terk edilmelerine sebep olmamalılar.
  • Şahsi görüşüm böyle bir tecrübeyi minik meleğinizle yaşadıktan sonra  kedinizi kısırlaştırmanız, bu onun sağlığı için en doğru karar.